Gün ışığının yavaş yavaş Thunderbird’ün gövdesindeki kromlardan parlamayı bıraktığı saatler geldi artık. Gölgeler uzamaya, hafif bir esinti etrafta dolaşmaya başladı.
Thunderbird ile olan vaktimizin sonuna geldik. Ford’un artık üzerinde düşünmeyi bıraktığı ‘Yıldırım Kuşu’ her ne kadar ‘artık üretilmeyenler’ listesinde yer alsa da hiçbir zaman başarısını, karizmasını ve imajını kaybetmeyecek. Hatta böylesine güzel örnekler etrafta dolaşırken efsanesinin daha da yaygınlaşabileceğini bile düşünüyorum.
V8’ini kapatıyorum, anahtarını çıkartıyorum ve kapısını yavaşça bırakıyorum. Kendinden emin şekilde yerine oturan kapı Thunderbird’ün hâlâ zinde olduğunu gösteriyor.
Yavaş yavaş uzaklaşırken, tekrar arkamı dönüp bakıyorum. Son kez. Batan güneş ışığı altında, gölgelerin, hafif dökülmüş yaprakların altında zaman makinesinden çıkmış gibi görünüyor…
Keyfi yerinde, çünkü başına bir kalabalık toplanmış durumda… Göz kırpıyorum, gülümsüyor…
Thunderbird güzel günleri, güneşli havaları, kaliteyi ve imajı akla getiriyor… Sadece ona bakarken bile kendinizi çok güzel hissediyorsunuz…